30 Mayıs 2011 Pazartesi

ANKARA'DA VÜS'AT O. BENER PARKI AÇILIYOR



Vüs'at O.Bener bizim evde İstanbul'da yemekte

Çok karlı bir Ankara sabahında, aynı kurumda çalışmakta olduğumuz Vüs’at Bener’i almak üzere evine gitmiştim.

Geniş pencerenin önünde dışarı bakıyordu. Ben de günün ışımasını seyrediyor sanarak “hadi gel usta, gidiyoruz!” diye seslenince, eliyle işaret edip yanına çağırmıştı beni ve ilerideki çocukları göstererek “ölüm karası önlükleri ile çocuklar, gidiyorlar!” demişti..

Vüs’at O. Bener Türkçeyi büyük bir ustalıkla kullanmayı başarmış ve bir cümleye pek çok anlamı yükleyebilme ustalığını göstermiş, çağımızdan yarına kalacak ender yazarlarımızdan birisidir.

Onu, uzun yıllar küskün yaşamış olduğu edebiyat dünyasına, Enis Batur’un arzusu ve benim israrlarım sonucunda yazmış olduğu “Böyle Buyurdu Decartes” öyküsü ile geri çağırmış olmanın kıvancını yaşarım her zaman.

Ayrıca Abdi İpekçi ödülünü almış olmasına karşın uzun yıllar yayımlanmamış olan İpin Ucu oyununu da ilk yayımlayan yayıncı olmanın da onurunu taşıdığım için seviniyorum..

Bugün, Vüs’at O. Bener’in adı uzun yıllarını geçirdiği Ankara’sında bir parka verilerek ölümsüzleştiriliyor.

Bu parka gelen çocuklar bu adı merak edecekler ve araştıracaklar. Karşılarına Türkçe’nin büyük bir abidesi çıkacak... Ben o abidenin yanında yaşamış, ondan çok şey öğrenmiş, dostu olmaktan büyük onur duymuş birisi olarak Çankaya’lılara teşekkürü bir borç biliyorum.

Cüneyt Ayral


Vüs'at O.Bener bizim evde İstanbul'da yemekte



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder