21 Nisan 2012 Cumartesi

7 TANGO'NUN ÖYKÜSÜ


Bu kısa filim, 
7 Tango'nun Arjantin'de 
Pelin Ercan'ın sayesinde 
sahneye koyulma girişiminin öncü videosudur, 
tanıtım için çekilmiştir.

PEKİ SONRA NE OLDU?

Bu gösteriyi Türkiye'ye getirebilmek için bu video ile destekçi aramaya koyulduk, her gittiğimiz yerden olumsuz cevap almış olsak da bir başka adrese, bir başka destekçiye gitmekten çekinmedik, çünkü önemli bir işti. 7 tane TANGO yazmıştım ve bunlar sahneye koyuluyordu, ilk gösterisinin Türkiye'de yapılması ne iyi olurdu, ama taa Arjantin'den gelecek olan sanatçıları 3 yıldızlı otellerde konuaklatıp kumanya ile besleyemezdim, o ndenle de bütçesi yüksek bir işti, ama iyi bir işti. 

Bu gösteri sırasında ressam Melek Atakan'ın her tango için yapacağı resimleri de sergilemeyi tasarlamıştım. Melek tuvali fırçayı kaptı ve çalışmaya başladı. Ben arıyordum, o çalışıyordu.. Sonunda resimler bitti ama aynı zamanda benim arama enerjim de bitti, Pelin'nin de umudu kesilmişti ve bu gösteri yapılamadı..

Ama 20 Nisan 2012 günü Melek Atakan diğer tango resimleri ile benim şiirleri ve onların resimlerini de birleştirip Caddebostan Kültür merkezinde bir sergi açtı.. Segilene  resimleri ve şiirleri de burada sunuyorum..

Yazık olmuş bir iştir, ama ne iyi ki Melek kendi bölümünü değerlendirebildi.








BU ŞİİRLER MÜREKKEP KAAT VE SEN KİTABIMDA YAYIMLANMIŞTI


TANGO 1.

Doğa sakinleşince
Dindiğinde rüzgâr

O da duruluyor...
Koynunda sakladığı
Kan üstünde kurumuş
Saldırmasını
Göğsünde saklar
Dalıp gider
Bulutlar arasından seçtiği
Yıldızlara

Ölümü hakettiğini
Düşünür
Her keresinde

İçi sızlar...

Öperdi
Onu “şişlediği” bıçağını

(gözünün önünde hep
saldırmanın oluğundan fışkıran kan
ve şaşkın bakan iki kocaman göz vardır)

Kaçışı
Cinayetten olmasaydı eğer
Aşk yüzünden sürgün değil miydi, nasılsa ?

“Ahhh orospu ah !.”
diye geçirdi içinden..

toprağı döşek
bulutları yorgan saymadan önce...



TANGO 2.

İncecik belinden kavrayıp
(Çok insan terinin karıştığı o yatağa)
süzüldüğümüzde
                                    aşkın sıcaklığıyla,

Yine sen aklımdasın...

Olsan da olmasan da
                                    varsın.

Bacaklarımın her gerilişinde
                                    aşkın o tartışmasız sıcaklığına,
bir şimşek gibi
çarpıyor gölgen...

Her sevişmemin
Terinde damlalar,
Ağzının içinde,
dudaklarımla ardığım o papatya,
orospuların

sen değil misin?

Nasıl bitmez bu yoksulluk böyle ?


TANGO 3.

Sigaranın vurduğu ses tellerinden
Kalın ve kararlı haykırdı :

“Buraya gelsene orospu !”

Seviştiği onlarca erkeğin yorgunu
Ölüme bir adım uzak
Taşınmıyordu bu gövde...

İncecik bacakları dermansız
Ama, çorabını bağlayan jartiyeri siyah
                                                kışkırtıcı..

Hangi evin
Sıcak odalarından
Umuda koşup geldiği
                        belirsiz
“yok” geleceği
            ona sesleniyordu:

“Buraya gelsene orospu !”

Yoksa bekleyeni mi yoktu ?
Gönlünde kızıl gelincikleri açmış
                                    bekleyenleri...

Ardından,
“seni hiç unutmadım
yokluğuna alıştım, o kadar...”
diyordu bir ses,

Ama duyduğu :

“Buraya gelsene orospu !”

TANGO


Unut!
Sevgisizliğe aç kocaman yüreğini...

Renkleri tutmayan bedenlerin
sevdasından ne bekliyorsun ?

Bir dans boyunca
karışan ayaklarımızdan,
örtüşen bedenlerimize yayılan
o incecik ısıyı da
unut !

Sen, denize sınır
kârhanelerde,
Ben de
limandan kalkacak ilk gemideyim.

Bilinmeze sürükleyebilen
ritimler bile aralayamaz bu kapıları.

Unut
ve sevgisizliğe
aç yüreğini...

KORKUNUN TANGOSU


Ağzının kenarında gül mü?
Yoksa papatya mı var?
Ona göre kavrayacağım belinden.

Ya sonsuz Okyanuslara
Bakan dar bir sokakta
Tango yapacağız,
Bandonion ile çalınacak müziği.

Ya da sessiz sedasız
Bir çayırlıkta
Sabahı bekleyeceğiz
Gözlerimiz okyanus gibi gökyüzünde
Sonsuz,
Sarılıp birbirimize.

Nasılsa ayrılık var
İkisinin de sonunda.
Değilmi ki aşkı çağrıştırıyor
Anlattıklarım



ALTINCI TANGO

Ağır adımlarla yaklaştığı “oğlan”ın
Belinden kavrayıp,
Hoyratça çekti kendine.

Dikip yaşlı gözlerini
Sakin bakışlarına
Sürdürdü dansını,
Dalga seslerinin karıştığı ritimde.

Göğsüne dayadığı eliyle
İtip öteye, yeniden çekip
Sarılıyordu beline,
Sevişir gibiydiler,
Adam kararlı,
“oğlan” şaşkın dı bakışlarında.

“Bak evlât” deyiverdi
yumuşak sesiyle,
“gözlerime bak ve oku
bir başka  kıyıda bıraktığım sevdamı
ve bil ki
eğer evin denizlerdeyse,
sevdalar da ayrılık içindir...”


SON TANGO


Sarılıp da beline
Çekince kendisine
Katlanmış kâat gibi
Kırıldı belinden

           Yorgun bacakları
            Dolaştı birbirine

Müzik yetmiyordu
Dirilmesine.

Sarstı
     Sarıldı
Daha da çekti
      Kendisine...

Ensesinden kavrayıp
Düzeltti dansa
Boyalı ağzından
       Öpecekti !

“yaşamak sürmeli
      diye
       geçti içinden...”

Kapalı kırmızı dudaklarından
İnce sızan kan
       dansa bulaştı

Buruşmuş kâat gibi
Kaldı kollarında
Tango’nun son adımında.

MELEK ATAKAN'IN 
YAPTIĞI RESİMLER DE AŞAĞIDA









7 TANGO'NUN EN ÇOK DERDİNİ ÇEKEN SEVGİLİ PELİN ERCAN'DIR
ONUN YAPTIĞI ÇALIŞMALARIN BAŞINDA VİDEO GELİYOR BİR DE AŞAĞIDAKİ ÇALIŞMALARI VAR...



















İŞTE SİZE 
YAZIK OLMUŞ BİR ÇABANIN 
KISA ÖYKÜSÜ