27 Aralık 2010 Pazartesi

Burlesque







22 Aralık 2010 Çarşamba

PARİS'TEN FOTOGRAFİK NOTLAR








Aralık 2010

Cour St Emilion da Noel kutlaması




BU REKLAM PANOSU PARİS METROSUNDA HALEN ASILI

BU YA DA BENZERİ BİR REKLAMI İSTANBUL-ANKARA-İZMİR METROLARINDA
YA DA BİLBORDLARDA ASTIĞIMIZ GÜN TÜRKİYE'DE BASKI REJİMİ YOK DİYEBİLECEĞİZ, YOKSA KİMSE BİZİ KÜLTÜREL DEĞERLERİMİZ VS İLE KANDIRMAYA KALKIŞMASIN. AMA İDDA EDİYORUM BU TÜR RAKLAMLARI TÜRKİYE'DE KİMSE ASAMAZ BUGÜN ...


BUYRUN SİZE BİR PARİS BİLBORDU DAHA..

BU DA ASAMAZLAR TÜRKİYE'DE, ÖYLE BİR KORKU İMPARATORLUĞU YERLEŞMİŞ Kİ !...




SANIYORUM ATATÜRK HAVA LİMANINDA BİR YER YAPMIŞLAR SİGARA İÇENLER İÇİN AMA SABİHA GÖKÇEN DE YOK.. BİR DE YENİ SÖYLENENLER VAR, SİGARA İÇME YASAĞINI DAHA DA SIKILAŞTIRACAKLARMIŞ DİYE..

ÖZGÜRLÜK YALNIZCA BİR KESİM İÇİN OLMAZ DA OLAMAZ DA.. EĞER ANAYASAYA DAYANARAK HALK SAĞLIĞINI KORUMAYI AMAÇLIYORLAR İSE O ZAMAN HADİ BAKALIM HODRİ MEYDAN KAPATSIZLAR BÜTÜN SİGARA FABRİKALARINI :-)))
CANLARI ACIR !...


PARİS'TE UZUN YILLAR DEVAM ETTİĞİM, ÇOK SEVDİĞİM, SIK SIK GİTMEYİ ALIŞKANLIK EDİNDİĞİM CAFE "SAKİN BANA KAHVEHANESİ"




16 Aralık 2010 Perşembe

YILLARIN ESKİTEMEDİĞİ MİZAHÇILAR İSTANBUL’A GELİYOR !...


Roxane & Cüneyt Ayral Nicole Lambert'in atölyesinde


Roxane & Cüneyt Ayral Kiraz'ın ev-atölyesinde


Ünlü Fransız üçüzlerin çizeri 
Nicole Lambert ile Parisli kızların çizeri Kiraz
20 Ocak’ta İstanbul’da birlikte sergi açıyorlar...

Roxane & Cüneyt Ayral’ın etkinlikleri sürüyor! Dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı Uwe Ommer’in "Do it yourself" sergisi ile başlayan Galeri Baraz sergi dizsinin ikincisinde yine dünyanın en ünlü mizah ustaları karikatürleri ile geliyorlar İstanbul’a.

Bu yıl 30’uncu yaşını kutlayan Fransız "Madame Figaro" dergisinin 28 yıldır her haftaki sayısında ünlü üçüzlerini çizmeyi sürdüren Nicole Lambert'in son 28 yılda çizdiklerinden, her yıl için bir tane seçen Roxane & Cüneyt Ayral’ın küratörlüğünde Türkiye’deki ilk sergisini açıyor. 20 Ocak’taki açılışın ardından 21 ve 22 Ocak günleri Türkiye’de eğitim veren Fransız okullarının ilk ve orta okul öğrencileri ile sohbetler de düzenleyecek olan Lambert’in eserleri digigraphie yöntemi ile basılmış. Digital teknolojinin vardığı son baskı sistemlerinden olan bu yöntemle basılmış eserler İstanbul’da Galeri Baraz'da sergilenecek...



40 yılı aşkın süredir Playboy ABD’nin çizerliğini sürdürmekte olan Kiraz aynı zamanda "Les Parisiennes" adını verdiği serisi ile de artık yayımlanmayan "Le Soir" dergisinin yıllarca çizerliğini yapmış. 87 yaşındaki sanatçı, sağlık durumu elverdiği takdirde İstanbul sergisinin açılışına geleceğini bildirdi. Bu sergide sanatçının eserlerinden yapılmış ve tek olan röprodüksyonlar sergilenecek. Eserlerin sipariş üzerinden digigraphie baskıları imzalı ve 25er tirajla sınırlı olarak satışa sunulacak.



Ayral Consulting Art & Entertainment Agency ile Galeri Baraz’ın ortak çalışması ile ortaya çıkan sergiler serisinin gerçekleşmesinde Ray Sigorta, Nart Plus Brokerlik, Pegasus Hava Yolları, Reysaş Lojistik, Aktif Dağıtım, Divino Şarapları, Yeşil Efe Rakı, Buz Prodüksyon, Dijipost ve Hocus Focus katkı sağlıyorlar. Sergiler Ekim 2011'e kadar dünyaca ünlü sanatçıları İstanbullu sanatseverlerle buluşturmaya devam edecek...










13 Aralık 2010 Pazartesi

İNSANLARIN HAYALLERİ VARDIR... GERÇEK OLUR !



Yıllar önce ünlü fotograf sanatçısı Helmut Newton Charlotte Rampling'in bu fotografını çektiğinde yer yerinden oynamıştı.. Bizim gençlik yıllarımıza rastlayn bu fotografı yabancı dergilerden bulup buluşturmuş ve duvarıma asmıştım. Ardından bu hayallerin kadınının başka fotografları vr mıdır diye dergileri karıştırır ve bulduklarımı da hemen alırdım.. O yıllrdan bir başka fotografta işte bu aşağıdakidir.


Yıllar geçip yaş kemale erdiğinde artık bakmaya başladığımız fotograflar da değişmeye başlamıştı elbette, bu sefer Rampling'in şu fotografını masamda tutar olmuştum


Oynadığı roller, fotograflarındaki hüzünlü bakışı ve güzel vücudu hep etkilemişti beni..

Bir keresinde Paris'te, Café de Flore'dan çıkarken kapıyı açmış ve karşında, kış günü Charlotte Rampling'i görünce heyecandan ne yapacağımı şaşırmıştım. Ardından baka kaldığım bu kadını canlı görünce "İşte Paris'i bu yüzden seviyorum! Her n her şey olabiliyor ve heyecanlandırıyor insanı" diye geçirmiştim içimden, ama Rampling ile birgün oturup konuşmak, onun fotograflarını çekmek, hatta birlikte fotograf çektirmek hayalden başka birşey değildi elbette, ne kadar Paris'te olursanız olun.. Olacağı, belki de bir kere daha bir caféde ya da bir sabah olduğu gibi, ekmek almaya çıktığımda Marcello Masturoani'yi gördüğüm gibi onu da görebilirdim...


13 Aralık 2010 Paris

Bu fotograf ünlü ressam picaso'nun GUERNICA (1937) tablosunu yapmış olduğu 7, Rue des Grands Augustin 75006 Paris adresnde çekildi.. Aşağıdaki fotografları da aynı adreste ben çektim..

İnsanların hayalllari geröek olmak için vardır. Eğer hayal kuramıyorsanız, sizler için üzgünüm...







12 Aralık 2010 Pazar

DÜNYACA ÜNLÜ İKİ MİZAHÇI İSTANBUL’A GELİYOR...



Roxane & Cüneyt Ayral KİRAZ'ın Atölyesinde


Roxane & Cüneyt Ayral Nichole Lambert'in Atölyesinde



Fransa’nın dünyaca ünlü mizah ustaları Nichole Lambert ve Kiraz 20 Ocak’ta İstanbul Galeri Baraz’da ortak bir sergi açıyorlar.

Roxane & Cüneyt Ayral’ın küratörlüğünde gerçekleşecek olan serginin eserlerin seçmek üzere Paris’e gelen Roxane & Cüneyt Ayral sanatçıların atölyelerinde eserleri seçtiler..

67 Yaşında olan Kiraz 40 yılı aşkın süredir ABD Playboy’un karikatürlerini çiziyor ve her çizdiği karikatürün orijinali Playboy’un sahibi Hug Hafner’in özel kolleksiyonunda bulunuyor.. Pek çok Fransız dergisinde de ünlü Parizyenleri yayımlanmış olan Kiraz İstanbul sergisinin açılışına gelecek, eserlerinin orijinal imzalı ve 25 tirajlı baskıları çok uygun fiyatlarla satışa sunulacak...

Fransa’nın ünlü kadın dergisi Madame Figaro’nun 28 yıllık karikatüristi olan Nichole Lambert küçük burjuva Fransız ailesinin üç çocuğu ile olan diyaloglarını karikatürleştirdiği çalışmalarının 28 yılını, her yıldan seçilen bir eser ile İstanbul’da sergileyecek. Özel dijigrafi baskısı ile 25 trajlı ve orijinal imzalı olan eserler İstanbul’da çok uygun fiyatlarla satışa sunulacak.

Serginin açılışı için İstanbul’a gelcek olan Lambert Fransızca eğitim veren ilkokul çocoukları ile de buluşacak...

Eserlerin Fransızcadan Türkçeye çevirileri Roxane Ayral tarafından yapılıyor.

20 Ocak’ta Galeri Baraz’da açılacak olan sergi  06 Mart’a kadar İstanbulluların beğenisine açık kalacak...


KİRAZ'ın bir eseri


Roxane Ayral Nichole Lambert'in özel dijigrafi baskısını incelerken


Kiraz'ın Fotografları: Koray ERKAYA Paris
N. Lambert'in Fotografları: Ayşen KARAKAYA Paris

11 Aralık 2010 Cumartesi

PEN Wikileaks





PEN international

Statement on Wikileaks

10 December 2010


PEN International champions the essential role played by freedom of expression in healthy societies and the rights of citizens to transparency, information and knowledge.

The Wikileaks issue marks a significant turning point in the evolution of the media and the sometimes conflicting principles of freedom of expression and privacy and security concerns. The culture of increasing secrecy in governments and the rise of new technology will inevitably lead to an increasing number of transparency issues of this sort. PEN International believes it is important to acknowledge that while the leaking of government documents is a crime under U.S laws, the publication of documents by Wikileaks is not a crime. Wikileaks is doing what the media has historically done, the only difference being that the documents have not been edited. 
PEN International urges those voicing opinions regarding the Wikileaks debate to adopt a responsible tone, and not to play to the more extreme sections of society. In a world where journalists are regularly physically attacked, imprisoned and killed with impunity, calling for the death of a journalist is irresponsible and deplorable.
  
PEN International is also concerned by reports that some web sites, fearing repercussions, have stopped carrying Wikileaks, and that individuals, under threat of legal action, have been warned against reading information provided by the organization. PEN International condemns such acts and calls upon corporations and states to avoid breaches of the right to free expression. Governments cannot call for unlimited internet freedom in other parts of the world if they do not respect this freedom themselves.

The Wikileaks matter is a dynamic issue which we shall continue to monitor closely and on which we will refine our position as the situation requires. We welcome this debate and look forward to further discussion with the worldwide PEN membership.


Uluslararası PEN Wikileaks’ten yana tavır aldı

Dünyada Yazarlar Birliği PEN’in Uluslararası Yönetim Kurulu 10 Aralık 2010 günü Wikileaks konusunda basın açıklaması yaptı:
 “Uluslararası PEN ifade özgürlüğü ile yurttaşların bilgi edinme ve şeffaflık hakkını savunur. Wikileaks medya evriminde önemli bir dönüm noktasıdır. Belgelerin sızdırılması ABD hukuku açısından suç olsa bile o belgelerin Wikileaks tarafından yayınlanması suç değildir. Wikileaks basının tarihte hep yaptığı bir şeyi yapmaktadır. Tek fark belgelerin edit edilmemesidir.  Gazetecilerin fiilen saldırıya uğradığı, hapsedildiği ve hatta öldürüldüğü bir dünyada bir gazetecinin ölümünü talep etmek acınacak bir sorumsuzluk örneğidir. Uluslararası PEN bu tartışmada sorumlu davranmayı ve toplumun uç kesimlerine dönük oynamamayı önerir.  Ayrıca,  Wikileaks’e yardımların baskılar nedeniyle engellenmesi vahim bir durumdur. Uluslararası PEN devletler ile şirketleri ifade özgürlüğünü baltalayıcı çabalardan vazgeçmeye çağırır. Wikileaks yayıncılığına karşı çıkarak ifade özgürlüğüne saygısızlık eden hükümetler internete sansür uygulayan ülkeleri eleştiremez.
 Wikileaks dinamik bir konudur. Bu süreci yakından izleyecek ve tavrımızı gereğince ayrıntılandıracağız. Bu alandaki tartışmayı memnuniyetle karşılıyor, dünyadaki bütün PEN üyelerinin katkılarını heyecanla bekliyoruz. “

PEN Uluslararası Yönetim Kurulu geçen eylülde Tokyo’da yapılan kongreden beri şu yazarlardan oluşuyor:  John Ralston Saul (Uluslararası Başkan), Hori Takeaki (Genel Sekreter), Eric Lax (Sayman), Tarık Günersel, Marketa Hejkelova, Philo Ikonya, Lee Gil-Won, Yang Liang, Mohammed Magani ve Haroon Siddiqui

11 Ekim 2010 Pazartesi

Uwe Ommer’in DO IT YOURSELF sergisi 30 Kasım – 15 Ocak arasında izlenebilecek



DÜNYACA ÜNLÜ FOTOGRAF SANATÇISI UWE OMMER

30 KASIM’DA GALERİ BARAZ’DA




Uwe Ommer’in DO IT YOURSELF sergisi
30 Kasım – 15 Ocak arasında izlenebilecek


Alman asıllı fotograf sanatçısı Uwe Ommer Paris’te Galeri KİRON’da sergilemiş olduğu  Do it yourself erotik fotograf sergisini 30 Kasım’da İstanbul’da açıyor.

Roxane ve Cüneyt Ayral’ın kürtörlüğünü üstlendiği Do it yourself sergisi İstanbul Kurtuluş’taki tarihi Baraz Galerisi’nde Ayral Consulting Art & Entertainment Agency tarafndan düzenleniyor.

Uwe Ommer konsept sergileri ile tanınan bir fotograf sanatçısı. 1000 Aile başlığı ile yapmış olduğu ve dünyanın dört bir yanında açılmış olan sergisinin çalışmaları sırasında Türkiye’nin çeşitli yörelerindeki ailelerin de fotograflarını çekmiş olan sanatçının Do it yourself sergisi Türkiye’de açacağı ilk sergi.

Erotik fotografın yaşayan birkaç ustasından birisi olan 67 yaşındaki usta sanatçı 1962 yılında dil öğrenmek üzere geldiği Paris’e yerleşmiş ve ünlü reklâm fotografçısı Jean Pierre Ronzel’in asistanı olarak çalışmaya başlamış, aynı yıl Photokina’da almış olduğu genç yetenek ödülü, onun bu sanata gönül vermesine neden olmuş. Dünya’da 130 ülkeyi gezerek ailelerin fotograflarını çekmiş ve 20inci yüzyıl için önemli bir belgesele imza atmış olan Uwe Ommer’in Taschen Book yayınları tarafından yayımlanmış pek çok eseri var.



 

10 Ekim 2010 Pazar

ZOR GELİYOR

http://www.ekonomigundemi.com/haberdetay.asp?ID=2368


“HAYIR” yazısının ardından hiçbirşey yazmayıp, beklemeyi yeğledim.

Bekledim ve artık bu konuda birşey yazmamam gerektiğine karar verdim.

Şimdi yeniden yurt dışına çıkıp, Türkiye’ye uzaktan bakmanın zamanıdır diye düşündüm. Öyle yapacağım...

Gazeteleri internetten izlemenin en önde gelen sıkınıtsı ölüm ilanlarını izleyememektir.

İşte  bu yüzden 65 yaşında kaybettiğimiz usta gazeteci ve çevirmen Turhan Ilgaz’ın ölüm haberini geç duydum.. Gazetelere bakmadığım iki gün içinde ölüp gitmiş Turan ağabey.

Haber Türk gazetesi yayına başladığı günlerde, orada çalışmya başlamış ve gazetede görüşmüştük. Kanserdi, ayrılmış olduğu eşinin ona nasıl iyi baktığını ve şimdi çalışacak kadar iyi olduğunu söylemişti. Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra, başka bir nedenle telefon ettiğimde, gazeteden ayrıldığını ve yine Güney’e çekildiğini, İstanbul’un onu hırpaladığını söylemişti.

Turhan Ilgaz, 70’li yılların Ankara Cumhuriyet Gazetesi bürosunda çalışırken, benim ilk haberlerimi Milliyet Ankara bürosunda rahmetli Orhan Duru yayımlıyordu. Turan ağabey ise ona götürdüğüm yazılarımı okuyucu mektuplarına koyduruyordu. Her karşılaştığımızda da, yazmış olduklarımdaki yanlışları söylüyor, beni gazeteciliğe eğitiyordu.

O günlerde yazmakta olduğum Türkiye – Japonya üzerine karşılaştırmalı bir ekonomi dizisi için bana verdiği kitabını hiçbir zaman geri vermedim ve daha yenilerde onunla konuurken, özel tarihimde ilk kitabını çaldığım insan olduğunu söylemiş, helâl ettirmiştim.

Rahmetli annesi, annemin çocukluk arkadaşıydı, nnem ölüm haberini duyduğunda “ben onun doğduğu günü anımsıyorum” dşyerek erken ölümün altını kalın çizgilerle çizdi.

Turan Ilgaz’ın ölümü, bir insanın kaybı değildir. Türkiye’de yetişmiş az sayıdaki “gerçek gazeteci”lerden birisinin kaybıdır...

Daha bu ölüm haberinin yasını tutamadan, bir İstanbul Beyefendisinin ölüm haberini aldım.

Yasef Yoaf Türkiye’de bundan yıllar öncesinde teknisyen olarak hemen hemen tüm Anadolu’yu dolaşmış olan bir musevi vatandaşımızdır.

Benim özel tarihimde, yaşamla mücadelemi kolaylaştırmış, bana arka çıkmış, maddi ve manevi olarak en zor günlerimde yanımda olmuş bir dost olmanın yanısıra, Yasef Yoaf artık sonu gelmiş olan gerçek İstanbul beyefendilerinden birisiydi.

Yasef, iyi yemek yemeyi bilir, klâsik müziği iyi anlar, çeşitli kolleksiyonlar yapar ve sürekli olarak belli konularda bildiklerini anlatarak çevresine ışık saçardı.

Zaman zaman Güney Fransa’daki evine gider, bilgi birkiminden oradaki dostlarını yararlandırır, ardından İstanbul’a gelip kendi içine dönük sesiz sedasız yaşamını sürdürürdü.

Yasef Yoaf ile Harbiye’deki Borsa lokantasında buluşurduk. Her yemeğin ardından “tatlı yemeyecek misin?” diye şaşırır ve kendi tatlısını söylerdi.

İstanbul, bir İstanbul’luyu yitirdi. Bir bilgi birikimi daha toprak oldu.

O, Anadolu’da genç bir musevi olarak, yıllar önce yaşamış olduklarını israrlarımı dinleyip kaleme alabilmiş olsaydı eğer, bugün içine düştüğümüz etnik ayrımcılık, dinsel bölünmeler vb saçma sapan konuların ne kadar yersiz olduğunu ilk ağızdan öğrenebilecektik, oysa o bugün gelinen noktayı ve insanların okumaktan ve kültürden uzaklaşmışlığını öne sürerek, topluma olan kırgınlığını anlatmış ve yazmasının bir yarar getirmeyeceğine karar vermişti.

Yasef Yoaf’ın kimliğini 2004 yılında yayımlamış olduğum ve kendisinin de okumuş olduğu YOLCULUK kitabında ölümsüzleştirmiş olduğum için seviniyorum en azından.

Ölümlerin ardından yazmak zor geliyor ama tarihe not düşmediğimiz zaman da toplumsal belleğimiz gitgide zayıflıyor.

9 Ekim 2010 Cumartesi

NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ HAPİSTEKİ PEN BAŞKANI’NA

 2010 Nobel Barış Ödülü Çin’de hapiste bulunan yazar Liu
 Xiaobo’ya verildi. 

Çin Edebiyatı alanında doktorası olan ve 1989’daki demokrasi
eylemleri üzerine üniversiteden atılan yazar Bağımsız Çin PEN
Merkezi’nin önceki başkanı. 

Sık sık göz altına alındı, 1990'larda üç yıl çalışma kampında
tutuldu. 
Liu Xiaobo siyasal reformlar ve insan hakları için 2008
Bildirisi’ni hazırlayan aydınlardan biri. Bildiride şöyle
deniyor: “Fikirlere suç muamelesi yapmaktan kurtulmalıyız.”
Bildiri Çin’de 10.000 kişi tarafından imzalanmış bulunuyor.  Liu
2008 sonunda tutuklanmış, altı ay sonra “hükümeti lekelediği,
devleti ve sosyalist sistemi yıkmaya dönük girişimlerde
bulunduğu”  gerekçesiyle suçlanıp 11 yıl hapse mahkûm
edilmişti.  

Yazarın Nobel Barış Ödülü Çin’deki pek çok aydın
tarafından desteklenmiş, Çin hükümetinin tepkisine ve “ödül
verilirse Norveç ile ticarî antlaşma yapmama” tehdidine yol
açmıştı.

 Uluslararası PEN Başkanı John Ralston Saul ödül kararını
 destekleyen bir açıklama yaptı. Çin’de 40’tan fazla yazar ve
 gazeteci demokratikleşme taleplerinden ötürü hapiste.
 Uluslararası PEN Çin’e çağrıda bulunarak 11 yıllık hapis
 cezasını çekmekte olan  Liu Xiaobo’nun serbest bırakılmasını
 talep etti.

tgunersel@gmail.com  0 538 821 75 40
 

30 Eylül 2010 Perşembe

Dünya Yazarlar Birliği PEN yönetimi Tokyo’da belirlendi


     Edebiyat, ifade özgürlüğü ve yazarlar arası iletişim için 1921’de kurulan PEN’in 76. Uluslararası Kongresi 27-30 Eylül günlerinde Tokyo’da 90 merkezin katılımıyla yapıldı. Uluslararası Yönetim Kurulu’ndaki 4 yer için 13 aday vardı. Tanıtım ve konuşmaları izleyen oylama sonucunda Norveç’te sürgünde olan Philo Njeri İkonya (Kenya PEN), Haroon Siddiqui (Kanada PEN), Gil-won Lee (Kore PEN) ve Tarık Günersel (Türkiye PEN) seçildi. Böylece Günersel Uluslararası PEN Yönetim Kurulu’na Türkiye ile Yakın Doğu’dan seçilen ilk yazar oldu.  Yeni Uluslararası PEN Genel Sekreteri ise Takeaki Hori (Japonya PEN). Geçen yıl Linz’de yapılan kongrede seçilen Uluslararası Başkan John Ralston Saul (Kanada PEN) görevini sürdürüyor.

     Edebiyat etkinlikleri ile zenginleşen kongrenin Temsilciler Meclisi toplantılarında Çin, İran, Küba, Meksika, Rusya, Türkiye ve Vietnam eleştirilen ülkeler arasında yer aldı. Günersel’in Türkiye ile ilgili önergesi desteklendi: Eleştirel çağrıda PEN üyeleri Muharrem Erbey, Ragıp Zarakolu ve Pınar Selek’in durumları ile Mustafa Balbay gibi tutuksuz yargılanabilecek gazetecilerin mağduriyetlerine değiniliyor, laiklik konusundaki kaygılara, Kürt yurttaşların haklarına ve YouTube yasağı ile 301. Maddeye yer veriliyor ve Türkiye hükümeti ve bütün ilgili kurumlar demokrasiyi derinleştirmeye davet ediliyor. Çağrı hükümete resmen iletilecek ve uluslararası medyada duyurulacak.     



Kuruluş hazırlığı tamamlanan Kamboçya PEN Merkezi oy birliğiyle PEN kulüpleri arasına katıldı. Alkışlarla kutlanan Kamboçya PEN Başkanı Sreang Hang 1970lerde Kızıl Kmerler tarafından öldürülen aydınlardan birinin oğlu.
Hapisteki Yazarlar Komitesi bağlamında düzenlenen bir toplantıda davet edilen (ve dönünce hapse girmemek için takma adla katılan) Çinli yazar  ülkesindeki eleştirel aydınlara yapılan baskılardan örnekler verdi; karakoldan gelen ‘çay davetlerine’ değindi, bunun sorgu anlamına geldiğini mizahi bir üslupla açıkladı.   
1936’da Japonya’da güçlenen militarizme karşı duyarlı yazarlarca kurulan Japonya PEN Merkezi 1956 ve 1984’ten sonra üçüncü kez kongre düzenlemiş oluyor. 3000 üyesi ve verimliliği ile en güçlü PEN merkezleri arasında.



2011 PEN Kongresi Sırbistan PEN Kulübü’nün evsahipliğinde Belgrad’da yapılacak. 1926’da kurulan kulübün 100 üyesi var.




Tarık Günersel