21 Kasım 2011 Pazartesi

YAZAR OLMA/NIN DAYANILMAZ/LIĞI


İkibindokuz yılında 40 ıncı yazarlık yılım için “İstanbul Şarkıları Kitabı”ma, değerli dostum ve ustam Gültekin Çizgen fotograflarından seçmiş ve hoş panolar üretmişti.

Bunları Necip – Berna Yeşiltepe’nin yönettiği, Galatasaray’daki (İstanbul) Odakule Sanat Galerisi’nde sergilemiştik. Hayli kalabalık bir konuk topluluğu vardı.

Ardından bu sergi Ankara’ya, sevgili Hülya Koloğlu’nun galerisine, Krişna’ya gitti; orada da seçkin bir davetli topluluğu vardı.

Gültekin Çizgen’in hayli emek vermiş olduğu Bursa Fotograf Sanatçıları derneği de davet etti sergiyi, Utku Kaynar’ın başkanlığında, bir gün içinde çok keyifli anlar yaşadık, kalabalık ve ilgili bir topluluk vardı sergide.

Ardından bu sergi İzmir Karaburun’a, Karaburun Festivali’ne, bu kez de dostum Neşet Kırcalıoğlu sayesinde gitti, karşı adadan gelen Elen konuklara serginin ne olduğunu anlattığımı anımsıyorum.

Kısacası 40’ıncı yazı yılım, hayli şanlı şerefli geçti...

Bu yılı unutmamak adına basılan “Mürekkep Kâat ve Sen Şimdi Şiir Zamanı” adlı şiir kitabımı basan Siyah Beyaz Yayınları, kitabımı doğru dürüst dağıtamadığı gibi, ne diğer kitaplarım için vermiş olduğu sözü tuttu, ne de onca emeğin karşılığı olan teliflerimi ödedi. 40 yıllık yazarlık çabasının bu son ürünü, internet kitap satış sitelerinde kalakaldı. Onlarla yapmış olduğum sözleşmelere dayanarak, inatla işlerini yapmalarını sonuna kadar bekledim. Ama bekleyen derviş ... Sevgili dostum Vüs’at O. Bener yaşarken hep, “Godot’yu beklerken öleceğiz” der dururdu. Aklımdan o günler geçti.

Ankara’da, “Girsek mi Girmesek mi”, “Zaman Bitti” gibi kitaplarımı basmış olan Mevsimsiz Yayınları’nın ortaklarının arası açıktı, o nedenle kitap basamıyorlardı, ancak yayınevinin sahiplerinden Ceyda hanım kısa sürede yepyeni ve heyecan verici bir yayınevi daha kurdu, şimdilerde kitaplarımın yayımlandığı BENCE KİTAP bu yayınevi işte.

Bence Kitap’tan üç romanım çıktı, Müjgân’ın ikinci baskısı, Gümüş Gölge ve Mimiti. Bugünlerde Zaman Bitti’nin ikinci baskısı çıkacak, ardından Paris Notları I kitabımın ikinci baskısı ve Paris Notları II gelecek, sonra da yemek kitabım..

Ne güzel haberler bunlar değil mi? Bir yazar için bundan daha güzel ne haber olabilir?

Gelin şimdi bir de perdenin arkasına bakalım !

Büke’den çıkan kitaplarım Paris Notları ve Sütyen kitabı için teliflerimi, kitap olarak, o da zorla alabilmiştim... Siyah Beyaz Yayınları’nı avukatıma teslim ettim, bakalım adamları bulabilecek mi? Hakkımı alabilecek mi? Müjgân’ın ilk baskısını yapan maceraperesti (Ideas) anmak bile istemiyorum, o kitabın Bence’den ikinci baskısı çıktı çıkmasına ama, aslında ilk baskısı hiç dağıtılamadı, birkaç internet satış sitesinde vardı o kadar.

Ceyda hanıma gelince. Aslında Diş Hekimi olan ve kitaba aşık editörüm Ankara’da inanılmaz bir çaba içinde, yeni yayınevi, Bence Kitap’ı bir yerlere taşımak için elinden geleni adına koymadığı gibi, bir de yazar tayfasının mızmızlıkları ile uğraşıyor, hepsine elinden geldiğince cevap veriyor. En son da, İstanbul’daki TÜYAP Kitap fuarına katıldı ve yayımladığı onca kitabı, pek çok yazarı ile birlikte sergiledi.

Diğer yazarlar için fuar sonuçlarını bilmiyorum, uzaktayım, ama benim için sonuç SIFIR !

Oysa bir yazarın özlediği nedir? Okunmak ve yazmakta oldukları ile geçinebilmek...

Bugün Türkiye’de yazdıkları ile, kitaplarının geliri ile, insan gibi yaşayabilen kaç yazar vardır? Bir elin parmakları kadardır bana sorarsanız, eğer bir gazetede ya da yayınevinde falan çalışmıyorsa yazar kitap geliri ile yaşamak hayalden de öte...

Kitapların satılmakta olduğu KİTAPEVLERİNE gelince. D&R, REMZİ, İNKİLAP ve daha bir iki tanesi, çoğu daha çok müzik CD si, filim DVD si vs satmayı yeğliyorlar, yazarın kitabını rafa koymak için de bin dereden su getiriyorlar, inanılmaz kitapçı payları ile yayınevlerini boğmaya çalışıyorlar. Yani yazarın vitrininden de hayır YOK !

Gelelim okurlarımıza. Onlar ne yapsınlar?

Yeni bir kitaptan haberleri olması için:

·      Kitapçıda sergilenmesi
·      Reklamının yapılması
·      Eleştirmenlerin kitap hakkında yazması
·      Sanat dergilerinin ve gazetelerin kitap eklerinin yeni çıkan kitapları yoğunlukla duyurması
·      Televizyonların sanat programlarında yazarlara sıklıkla yer verilmesi
gerekmiyor mu?

Kitapçıları söyledim. Reklam ciddi bir maliyet, bunu kendi halinde bir yayınevinin kaldırabilmesi olanaksız.

Eleştirmenler ? Doğan Hızlan’dan başkasını tanıyan var mı? Yani yaygın biçimde okunan ve her yazdığı kitabı en az 2-3 yüz sattıran başka bir isim bilen varsa haber versin.

Televizyonların sanat programlarına gelince, ben çok uğraştım ama, o insanlara ulaşmak olanaksız, ulaşılsa da olumlu yanıt almak daha da olanaksız. O zaman okuru da kendi haline bıraktık ve reklam yapabilenin satmasını kabul ettik.

Bu durumda siz benim yerimde olsaydınız yazar olmaya dayanabilir miydiniz?

Şimdilik, geçmesi zor bir hastalıkla mücadele edermişçesine yeni romanımla mücadele ediyorum ve herşeye rağmen yazmayı sürdürüyorum.

Tek umut, www.ekonomigundemi.com da, bu yazıların yayımlandığı köşemde aldığım 1000 civarındaki “tık” , her biriniz bir kitap alsa, belki o zaman yazarlık işine daha farklı bakacağım.




İKİSİ DE YOK ARTIK



ESİN AFŞAR



GÖKŞİN SİPAHİOĞLU & ESİN AFŞAR
PARİS'TE TÜRK TURİZM BÜROSUNDAKİ
10 TÜRK RESSAMI SERGİSİNİN AÇILIŞINDA


GÖKŞİN SİPAHİOĞLU & ESİN AFŞAR


GÖKŞİN SİPAHİOĞLU & ESİN AFŞAR


 ESİN AFŞAR


Fotograflar: © Cüneyt Ayral