8 Şubat 2011 Salı

ÇİN İŞGALİ NASIL SÜRÜYOR ?



“Bırakın Çin uyumaya devam etsin,
eğer uyanırsa tüm dünya sallanır”
Napoleon Bonaparte


Yıllardır yazıp duruyorum, “Çin değişiyor, çinliler uyanıyor, Çin’i görmezden gelmeyin, Çin düşman değil, yeni ticari ortağınızdır” diyorum ama pek kimsenin duyduğunu da sanmıyorum.

Bundan 4 - 5 yıl öncesinde Çin Devlet Başkanı, Afrika’nın liderlerini, gönderdiği özel uçakla Pekin’e getirdi ve onlara ülkesini, olanaklarını ve yapabileceklerini anlattı, böylelikle Çin, Afrika’ya ayağını atmış ve ekonomilerinde egemen olmaya başlamış oldu.

Uyanışını sürdüren Afrika’nın  gündelik ekonomik gereksinmelerini uzun yıllardır Lübnanlılar karışılıyorlardı; bakkallık, nalburluk, ıtriyatçılık, her türlü toptancılık vb işlerde dünyanın her yanından ithalat yapmayı bilen bu insanlar, İsrail Savaşı yüzünden ülkelerinden kaçmışlar ve özellikle eski Fransız sömürgesi olan Afrika ülkelerindeki gündelik ticareti ele geçirmişlerdi, hepsi iyi Fransızca konuşuyorlardı ve bu bilgilerini  kullanarak Afrika’ya gelmişlerdi. Bugün, Fildişi Sahilleri’nde, Gabon’da, Benin’de, Senegal’de vb Batı Afrika ve Kuzey Afrika ülkelerinde pek çok Lübnanlı tacirle karşılaşıyor olmamızın nedeni bu.

Çinliler, mal temin etmeyi sürdürdükleri Lübnanlılar sayesinde Afrika gerçeğinin farkına varıp, hemen hareket geçmeyi bildiler. Deng Ziaoping’in  ünlü öğütü “kedinin siyah mı, beyaz mı olduğu fark etmez, yeterki fareyi yakalasın” sözüyle dünyaya açılan Çinlilerin kendi kıtaları dışındaki, belki de ilk kıtasal eylemleri Afrika’dadır.

Dünya’da en çok göç alan ülkeler arasında yer alan Fransa’nın da barındırdığı yabancı sermaye içinde, ikinci en büyük sermaye Çinlilerindir. Ancak çok yakın zamana kadar Çinliler, Fransa’da pek sanayii yatırımına girişmemişler, toptancılık, perakendecilik, lokantacılık gibi işlerle uğraşıp yatırımlarını gayrimenkule yönlendirmişlerdi, bu da kalıcı olma arzusunun en temel göwstergesi değil midir? Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yıllardır böyle davranan Çin sermayesi, şimdi hedefini değiştirdi ve Avrupa’da üretici olmaya karar verdi.

Fransa’da yayınlanan haftalık L’Express dergisindeki dosyadan öğrendiğimize göre, Çin’in Avrupa’yı işgali yeni başlıyor ve küreselleşen ekonomide buna “dur” diyebilmenin pek olanağı yok.

Ünlü moda markası Cerruti, 2010 yılında Hong Kong’lu tekstil devi Li&Fung’un oldu. 2005 yılında İngilizlerden MC Rover’i almıştı Çinli Nanjing, 2010 da ise otomobil markaları arasında özel bir yeri olan İsveçli VOLVO Geely’nin oldu. İsviçre’nin Addax Petroleum şirketini ise 2007 de Sinopec aldı. 2005 yılında Fransızların ünlü parfümeri zinciri Marrionnaud ve dünya devi IBM’in PC bölümü de Çinli oldu.

Bu yılın (2011) başında Paris’te ilk şubesini açan ICBC Bankası Fransa’da büyümeye kararlı. Huawei Telecom ise Fransa’da 2007 den bu yana bir araştırma merkezini kurmuş, çalışıyor.

Çinliler Sanofi – Aventis  gibi bir devin şimdilik %2 sine sahipler. Ünlü eğlence ve tatil zinciri Club Med’lerde de artık Çinlilerle de karşılaşacağız, çünkü Fosun bu firmanın, şimdilik %10 ortağı. İngilizlerin ünlü bankası Barclays’in %3 üne de Çinliler sahip.

Akılları, ticarete çok iyi çalışan Çinliler yalnızca Fransa, İngiltere, Almanya ve İspanya’da değiller.

Romanya’nın resmi rakamlarına göre 8000 Çinli bu ülkede yaşamaya başlamış bile ve bunların 6000 tanesinin kayıtları, yatırımcı, tüccar olarak görülüyor, çoğunluğu da tekstil sektöründeler.

2010 yılı rakamlarına göre, Romanya’da 385 milyon ABD doları Çin yatırımı var.

Yunanistan’ın Pire limanının işletmesi de Çinlilerin ve onların Avrupa kapısı olarak çok ciddi bir önem taşıyor.

Dünyanın yeni lideri olma yolunda çok sağlam adımlarla ilerleyen Çinlilerin, Batı dünyasından çok farklı bir kültürleri olduğunu iyi kavramak zorundayız ve bugüne kadar “eh !” gözüyle baktığımız, çok da ciddiye almadığımız bu insanların davranışlarını, anlayışlarını, sevip – sevmediklerini ve hatta dillerini öğrenmenin zamanı çoktan geldi; yoksa baş edemeyebiliriz.

Orta Doğu ve Avrupa’ya hızla yayılmakta olan Çin sermayesi ile barışık yaşayabilmenin yolu onlarla ortaklaşmaktır, yoksa “go home”[1] diyerek bir yere varılamaz.






 [1] Evine dön !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder