9 Ekim 2011 Pazar

FARKINA VARMADIKLARIMIZ


Gittikçe gerilemektense, geri dönmeyi tercih ediyorum, işte bu yüzden yeniden Fransa’ya “kesin” dönüş yapıyorum.

Çünkü Türkiye’de insanlar hiç birşeyin farkında olmadan yaşıyorlar, farkında olmamayı da “akıllılık” sayıyorlar. Eğer kalkıp, onlara farkında olmadıklarını anlatmaya kalkışırsanız, o zaman da sizi dışlıyorlar...

En basitinden başlayalım...

Bu yaz uzunca denilebilinecek bir zaman sürecini Bodrum’da geçirdim. Bodrum’un Ortakent mevkiindeki KÖŞEM lokantası, kentin en iyisi ve yapmakta olduğu işin çok farkında, o nedenle de işini doğru – düzgün yapıyor... Yüksek kaliteyi uygun fiyata satan lokantada servis de yeteri kadar iyi.

Köşem Lokantasının sahibesi



Gelgelelim, kırılıp üzülmesinler diye buraya adlarını yazmayacağım, pek çok ziyaret ettiğim lokanta “müşteriyi aptal yerine koymanın” aslında enayilik olduğunun farkında değiller.

Yüksek sezonda, yüksek fiyat almanın, yanlış pişirilmiş yemeği, doğru ve güzelmiş gibi anlatmanın, uydurma yemekleri “meze” diye sunmanın yutturulabileceğini sanıyorlar, ama insanların aptal olmadıklarının farkına varmıyorlar bir türlü... Kaybeden kim? Farkına varmayanlar..

Bir işi bilmeden, o işi yapmaya kalkarsanız, yanlışlar yaparsınız, öğrenememekte israrcı olursanız, işinizi sonunda kaybedersiniz. Örneğin lokantacılıkta bir kural vardır, patron bir masaya oturursa, o masadan hesap alınmaz. Oysa biz kuralların bile farkında değiliz daha...


   
                                                                    Lokantalardan birisindeki uyduruk mezeler

Geçtiğimiz günlerde Kanada’dan bir arkadaşımın tanıdıkları geldi İstanbul’a, benimle buluşana kadar bindikleri taksilerde, taksi metreleri açmamışlar taksiciler ve deyimin tam anlamıyla “kazıklamışlar” konuklarımızı.

Bu yıl Türkiye beklenenin üzerinde turist ağırladı. Eğer belediyeler ve trafik, taksi metre işini çözemezse (ki çözmek çok kolay), o zaman adımız herhangi, uyduruk bir Ortadoğu ülkesi olmaktan öte geçemez ve turistler de bir gelir, bir daha gelmez.

Yapmakta olduğumuz hatanın farkında değiliz.. Sürdürülebilinir bir turizm geliri elde etmenin yararlarının farkına varmamışız daha ! Oysa taksilerin üzerlerindeki sarı yazı söndüğünde o taksinin taksimetresi açık demektir, yalnızca bunu denetlemek bile yetebilir.

Televizyonları sırayla zaplayın... Her kanalda bir dizi, her dizide bir kavga, tartışma ya da gözyaşı.. Hep bir umutusuzluk sergileniyor, böylece de yaşamakta olduğumuz gerçek umutsuzluğu o feci diziler ile karşılaştırınca, şükretmeyi öğreniyoruz öyle değil mi? İşte size farkında olmadan uyutulduğumuzun ispatı...

Farkındamısınız bilmiyorum ama, sıfır sorun ile yaşamak üzere yola çıktığımız komşularımızın hepsi, sırayla bizi tehdit ediyor... Kıbrıs Rum Kesimi, Suriye, İran, Kuzey Irak, Ermenistan...

Daha birkaç gün önce gazetelerde boy boy yer alan ona buna afra tafralar, yerini “anayasa” çalışmalarına bıraktı, pek de doğru dürüst bir medya kalmadığı için ortalıkta, gündem yukarıdan nasıl belirleniyor ve yular nereye çekiliyorsa haberlerde öyle geliyor önümüze, farkında mısınız? Yooo, umurunuzda bile değil...

Anayasa çalışmaları konusunda yapılan açıklamalara gelince... Hiç bir sorun olmadan bu işin çözüleceği söyleniyor, pırıl pırıl bir anayasa geliyor yakında... Ama işçi memur ayaklanmış sokaklarda, kimin umurunda; ama halkın oylarıyla seçtiği milletvekillerinin TUTUKLULUKLARI sürüyor, kimin umurunda.


Tutuklamalara karşı, mahkeme kararına upuzun bir itiraz şerhi koyan hakim emekliye ayrılıyor farkında mısınız? Türkiye’de adaletin adaletsiz olduğunun farkına varan ve farkına vardığı için çırpınan kaç kişi var?

Basının üzerindeki ağır baskı iyiden iyiye artıyor ! Bazı basın patronlarına, başka işlerinde başarılı olmak istiyorlarsa eğer, ellerindeki gazete ve televizyonlardan vazgeçmek zorunda oldukları ima ediliyor, anlatılıyor ! Farkındamısınız, tek yönlü bir basın oluşturulmaya çalışılıyor.

Yasa hükmünde olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının pek çoğunu devletin ve mahkemelerin dikkate almamakta olduğunun ve bunları uygulamadığının farkında mısınız? Ve bunlar uygulanmazsa eğer, bizi Avrupa’dan iyice dışlarlar, onun da farkında mısınız?

Yani Türkiye’de “ileri demokrasi” adı altında, keyfi bir dikta rejiminin günden güne yerleşmekte olduğunun farkında mısınız?

Kamu oyu yoklamaları, kurban bayramının yaklaştığı şu günlerde, herkesin hiçbir şeyin farkında olmayan kurbanlık koyunlar gibi olduğunu gösteriyor..

Oysa farkına varmak bir ayrıcalıktır !.


not: Daha önemli olan farkına varmadıklarımızı dinlemek isterseniz eğer 11 Ekim 2011 saat 11.10 da Ulusal Kanal’da Çetin Ünsalan’ın konuğuyum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder