22 Mayıs 2010 Cumartesi

HOOP ! TRAVESTİLER VE FAHİŞELER DE İNSANDIR...



Haber Türk Gazetesi’nin 21 Mayıs nüshasının İstanbul ekinde Esra BOĞAZLIYAN adlı genç gazetecinin haberi manşetten HOOP! AİLE VAR başlığı ile yayımlanmış.
Öncelikle, gazeteciliğin pek çok aşamasını yaşamış ve kırk yıldan çok zamanını, emeğini bu mesleğe vermiş birisi olarak, Esra BOĞAZLIYAN’ın derhal işine son vermeyen Genel Yayın Müdürü’nü kınamak istiyorum. Böyle bir haberi nasıl koyabiliyorlar gazeteye? Ardından, Esra BOĞAZLIYAN’ın halâ görevinden istifa etmemiş olması da garip geliyor insana, değil görevinden, mesleğinden vazgeçmesi gerekmiyor mu?
Esra hanım! Gazetecilik dediğimiz meslek, önünüze gelen fotograflara bakıp, masa başında olur olmaz haber yazarak yapılan, sansasyondan medet umulan, insanları karalayarak, kınayarak, onların üzerine basarak bir yerlere gelmenin denendiği bir meslek değildir. Belki çevrenizde, etrafınızda sizi yanlış yönlendiren dostlarınız, ağabey ve ablalarınız vardır ama, bu işi size yanlış göstermişler, yanlış öğretmişler... Yazdığınız haberden ötürü sizi “insanlık adına” kınıyorum.
Bakın size haberinizin analizini yapayım :
1) Travestiler, fahişeler, sokaklarda ise bir talep yüzündendir. Özellikle travestiler ile birlikte olan “erkekler”, zaten cinsel tercih sınıflamasında “biseksüel” olarak kabul edilirler. Yani sonuçta onlarla travestilerin, cinsel tercihleri açısından bir farkları yoktur. O yüzden eğer bir kınama söz konusu ise, yalnızca “arz eden” değil, “talep eden” de aynı durumdadır.


2) İnsanların cinsel tercihleri yalnızca kendilerini ilgilendirir, başkasını değil. Hele hele ulusal basını hiç, ama hiç ilgilendirmez. Basını ilgilendiren olsa olsa, zor durumda kalıp, işsizlikten, yoksulluktan, korumasızlıktan ötürü fahişelik yapmak zorunda bırakılan bu insanların sorunlarına çözüm arayıcı yayınlardır. Sizin yazmış olduğunuz yayını tarif etmek gerekirse, terbiyesizliktir...
3) Gazeteci bir haberi yazmaya oturduğu zaman, önce vicdanı ile başbaşadır. Bir gün işsiz, güçsüz kaldığınızı, kimsenin size ekmek vermediğini düşünün ve haber yaptığınız kaldırımda, kendi bacağınızı açıp, müşteri kollamak zorunda kaldığınızı “tahayyül” edin bakalım.. Neler hissedeceksiniz? O zaman, böye bir haberi yazar mıydınız, yoksa bu olayın üzerine gidip, cinsel tercihlerinden ötürü, ya da fahişelik yapmak zorunda kaldığından, toplumun dışına itilmekte olan insanlara, insanlarınıza nasıl sahip çıkabileceğinizi mi düşünürdünüz? Ve yollara düşüp bu konuda bir haberi, röportajı, araştırmayı yazmayı mı daha uygun bulurdunuz?
Yazdığınız haber de ayrıca haber tekniği ve gazetecilik bilgisinden yoksun. Bir kere dediğiniz bölgelerin dışında da bu insanlarımız ekmek aramaktalar, hem de canlarını tehlikeye atarak üç kuruş için vücutlarını pazarlamak zorundalar ve zaman zaman sizin gibi duyarsız gazetecilerin yaptıkları haberler ile kanı kabaran güvenlik güçlerinin içinden Hortum Süleymanlar çıkmaktadır. Burada bir güvenlik zafiyeti falan yoktur, burada bir yoksulluk, bir toplumsal duyarsızlık ve erkekerkil toplumun çıkarcılığı vardır. Ama sizin dünyadan haberiniz yok ki!...
Bu toplum cinsel kimliklerini gizlemeden sahneye aktaran sanatçıların televizyon programlarında raiting rekorları kırabilen bir toplumdur, bu toplum ilk cinsel deneyimini hayvanlarla yaşamış pek çok insanın yaşamakta olduğu bir toplumdur. Öte yandan “erkekliğini” tartışmayan erkeklerinin yollarda travesti kolladığı bir toplumdur. Ben travestilerin cinsel kimliklerinden ötürü toplum dışına itilmelerinin nedenlerini araştıran, toplumdaki bu cinsel kimliksizliğin nedenlerini araştıran haberler, araştırma ve yazılar bekliyorum, ama siz sayfalar dolsun, bacak resimleri ile gençlerin daha çok kanı kaynasın, polislerin copları bilensin diye, koca koca resimlerle sayfaları doldurup duyarsız bir gazetecilik yapmayı yeğliyorsunuz. En azından ayıp ediyorsunuz...
Siz böyle haberler yaptıkça, çağdışı, cahil, örümcek kafalı bakanlık koltuğuna oturmuş bakanlar da çıkıp cinsel kimlik farklılıklarını “hastalık” diye adlandırıyorlar ve tabii kamu oyu da onların bu “beyanlarını” doğru zannediyor, çünkü gazeteler de bu savlarını destekleyen haberler yapıyor..
Farklı cinsel kimliklerdeki insanların haklarını korumak üzere kurulan dernekler ve platformlar da yapmakta olduğunuz haberler sayesinde (!) çeşitli yollarla kapatılıp, çalışmaları engelleniyor, oysa dünyanın belli başlı ülkelerinde, girmek için can attığımız AB ülkelerinde her yıl, özellikle de Haziran aylarında "GAY PRIDE" yani eşcinsellerin onur günleri kutlanıyor, insanlar sokaklarda yürüyüşler yaparak haklarını savunuyorlar...
Kısacası Esra hanım, sizden utanıyorum !...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder