26 Şubat 2011 günü Başbakan sıfatıyla kürsüye çıkan Recep bey Üsküdar’da Marmararay ile ilgili bir konuşma yapmış, bu konuşmanın en utanç verici bölümü ise şöyle: “(Erdoğan’ın Marmaray’daki konuşması’ndan !) BEDELİ NE OLURSA OLSUN..!
Sürekli, arkeolojik yok bilmem şu çıktı, yok bu çıktı, bunlarla önümüze engel konuluyor, bunlar insandan çok daha mı önemli? Bir defa, her şey insan için diyen bir medeniyetin mensupları insanı yücelt ki, devlet yücelsin diyen bir milletin evlatları olarak, biz buralara takılıp kalmalıyız, ama ne yazık ki takılıp kalmayı bırak, bariyerleri önümüze koydular. Yok kuruluydu, yok yargısıydı, en az 3 sene bizi bu noktada engellediler. Burada kaybımız sadece Marmaray’ın işletmeye açılması değil, maddi kayıbı da var, bu boyut ciddi nokta da, fakat biz bu işi bitireceğiz dedik ve yürüdük, şimdi 2013, 29 Ekim… Bundan sonra engel tanımıyoruz, bedeli ne olursa olsun.”
Yani, bugün Türkiye’yi yönetmekte olan zihniyetin başındaki adam diyor ki:
1) Biz kural tanımayız, aklımıza eseni yaparız.. Dediğimiz dediktir, öttürdüğümüz düdük…
2) Biz tarih, arkeolojik değer, dünya mirası vb kavramları anlamayız (çok cahil olduğu için hiç şaşırmıyoruz ama…), bu nedenle de, tarihi kalıntılarla karşılaşıldığında bize dur diyecek olan eski eserleri koruma kurullarını dinlemeyiz. Çünkü biz faşistiz ve tek güç biziz…
3) Bize bu konuda (ya da başka konularda) mahkeme açarlarsa, umurumuzda değildir, akşama kadar mahkeme açsınlar, biz yakarız yıkarız ve dediğimizi yaparız.
4) Bizim aslında en değer verdiğimiz güç, sizin sandığınıuz güç değildir, biz paranın en büyük güç olduğunu biliriz ve bu yüzden de, Marmararay vs gibi projelerde dünya mirası vb gibi “saçmalıkları” dinlemeyiz ve para kaybetmemek için de işimize bakarız.
5) Arkeolojik kalıntı dediğiniz nedir? Çanak çömlek.. Bunlardan bizde çok var, bir kısmı gitse ne olur?
Böylesine korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız ve Recep beyin bu konuşması, onu dinleyenler tarafından alkışlanıyor, işte zaten asıl sorun da burada başlıyor. Günden güne eğitim ve öğrenim düzeyi düşmekte olan bir toplum kendi değerlerine sahip çıkamayacak düzeye geriliyor ve dünya tarih mirasına “çanak çömlek” diyen bir adamı yeniden başbakan yapabileceğini, yapılan araştırmalara yansıtıyor. Bu utanç verici cehaletin ve tehlikeli gidişin karşısında sessiz duran herkes işlenmekte olan ya da işlemneceği ap açık ortada olan suçlara da ortaklık edecek..
Ocak 2006 da İngiliz Guardian gazetesinde çıkan haber:
“İngiltere'de yayımlanan The Guardian gazetesi, Marmaray projesinin 5. yüzyıldan kalma liman kalıntıları yüzünden gecikebileceğini yazdı.
Kalıntıları 'Constantinople'un kayıp hazineleri' olarak adlandıran gazete, arkeolog Metin Gökçay tarafından Yenikapı'da bulunan 5. yüzyıla ait liman platformlarının bir zamanlar Yakın Doğu ile yapılan ticarette sıçrama taşı olarak kullanıldığını kaydetti.
Yenikapı kıyılarında halihazırda bu döneme ait 7 gemi batığının bulunduğuna işaret eden gazete, dünyadaki saygın arkeologlardan biri olan Cemal Pulak'ın bu gemilerden birinin Bizans'ın ortaya çıkartılmış ilk donanma gemilerinden biri olması ihtimali üzerinde durduğunu belirtti.
The Guardian, bütün bu bulguların bölgeyi arkeologların gözünde bir 'hazine sandığı' haline dönüştürdüğünü kaydetti ve 'Ancak bunların bulunması problemleri de beraberinde getiriyor. Bu durumda Türkiye'nin en büyük demiryolu projelerinden birine ne olacağı sorusu ortaya çıkıyor' diye yazdı.”
İstanbul, dünya tarihinin en önemli başşehirlerinden birisidir ve onu korumak, değeri arttırmak görevi de, bu şehirde yaşayanların olduğu kadar, bilinçli tüm dünya vatandaşlarınındır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder