23 Ocak 2011 Pazar

FRANSA’DA NELER OLUYOR ?




Paris bir “aşk şehri” olma özelliğini koruyor


Dünyada en çok göç alan ülkelerden birisi olan Fransa, ekonomik sıkıntılarının yanı sıra, bir de geçmiş sömürgecilik yıllarının sıkıntılarını yaşıyor.. Ülkede artık “Fransız Vatandaşı” olmuş pek çok Kuzey ve Batı Afrikalı, yaşam kalitesinde günden güne artan bozulmadan şikâyet ederken, hemen hemen tüm Fransızlar N. Sarkozy’den sıkılmışlar ve seçimlerin bir an önce yapılmasını istiyorlar...

Geçtiğimiz günlerde, bağımsız kuruluşların yapmış olduğu araştırmaların sonuçlarına göre, 60 milyon kişinin yaşamakta olduğu Fransa’da, 3,6 milyon insanın evsiz - barksız olduğu açıklanınca tedirginlik iyice artmaya başladı.

4 milyon kişinin yaşamakta olduğu başkent Paris’te, her köşe başında dilenen, metrolarda işsiz ve evsiz olduğu için kendisine yardım edilmesini isteyen insanlarda da gözle görülür bir artış yaşanırken, soğuk geçen kış günlerinde, özellikle akşamları metro istasyonlarını yatakhane olarak kullananların sayısında belirgin bir çoğalma var.



Fransızlar ayrıca eğitim sistemlerinin de çöktüğünü ve artık bu sistemle yetişecek gençlerin ülkeye yararlı olamayacığını da söylüyorlar.

Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’nin geçmiş cumhurbaşkanlarını aratacak derecede yetersiz olması, “dediğim dedik, öttürdüğüm düdük” şeklinde davranması, bireysel özgürlüğün doğum yeri olan Fransa’da ciddi bir huzursuzluk yaratıyor. Bu huzursuzluk, okullardan bürokrasiye kadar yaygınlaşmış durumda, gündelik bürokratik işlemlerde hissedilir bir yavaşlama ve boş verme de bir yandan cumhurbaşkanının yönetimine karşı bir eylem olduğu için kabul görürken, bir yandan da işlerin çok yavaşlamasına neden olduğu için huzursuzlıklara neden oluyor.

Ülkesinin yaşlanmakta olduğunun bilincinde olmayan Sarkozy’nin, Avrupa Birliği içindeki sacayaklarından birisi olmasına karşın, Almanlara karşı günden güne daha teslimiyetçi bir tavırla yaklaşıyor olması da ülkenin gururunu zedeleyen olaylardan bir tanesi.

Bugün AB içinde “neden buradayız?” sorusunu aratark soran ülkelerin başında Fransa geliyor, oya birliğin kurulmasının mimarı bir Fransız cumhurbaşkanı: F. Mitterand !

Eski sömürgelerindeki dikta rejimlerini, kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda destekleyen Fransa, Tunus’ta başlayan “başkaldırının” sonuçlarını da yaşamak durumunda kalacak ve içinde bulunduğu ekonomik çıkmazdan kurtulması iyiden iyiye gecikecek.

Fransa’daki bu sıkıntılar, onların günlük yaşantılarını da hayli etkilemeye başladı. Geçtiğimiz günlerde, metrolarda bedava dağıtılan gazetelerden bir tanesi şehrin “fuhuş haritasını” yayınlayarak artışın ve yaygınlaşmanın gerçeğini sergiledi..



Ama herşeye rağmen ciddi sıkıntılarla boğuşmakta olan ülkenin başkenti Paris bir “aşk şehri” olma özelliğini koruyor ve ünlü Seine  nehri üzerindeki ahşap “sanat köprüsünden” geçenler, köprünün korkuluklarına aşklarını kilitlemeye devam ediyorlar.



Dünyada, 21. yy ın başından bu yana devam eden “lidersizlik” sıkıntısını derinden yaşayan Fransızlar, hiç alışık olmadıkları skandallar da yaşıyorlar. Örneğin ülkede  PPDA olarak tanınan ve ulusal birinci kanalda yıllarca haberleri sunmuş olan Patrick Poivre d’Arvor, televizyondaki işine son verildikten sonra, iyiden iyiye yazarlığa soyunmuş ve birkaç kitap yayımlamıştı. Ünlü gazetecinin, Hamingway’in ölümünün 50inci yılı dolayısı ile yakında piyasaya çıkacak olan biyografi kitabının yaklaşık 100 sayfasının aşırma olduğunun ortaya çıkması herkesi çok şaşırttı, çünkü Paris aşkın olduğu kadar sanatın da yeşerip göğerdiği önemli bir başkent...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder