Geçtiğimiz günlerde ünlü besteci ve piyanist Fazıl Say, CNN Türk televizyonundaki bir programa ister istemez konuk olup, ANLATMAYI denedi, ama “gazetecilik” savı ile soru soran televizyoncu, öyle sorularla yordu ki sanatçıyı, Fazıl Say çileden çıktı, ama yine de terbiyesini bozmamayı başardı.
Oysa Say orada bir meseleyi anlatmayı deniyordu.
Toplumun içinde bulunduğu ve içinden çıkılması zor bir durumu dillendirip, tartışmayı başlatmak istiyordu, çünkü dünya çapında bir sanatçının, “yarını kuranlar” arasında olduğunun bilincindeydi...
“SANATÇILAR YARINI KURANLARDIR !...”
Bu sözün altını çizmekte yarar var.
Eğer bunun anlamını çözemiyorsanız okumayın bu yazıyı daha iyi.. Hele hele Orhan Pamuk’un son kitabını hiç elinize almayın..
Pamuk son kitabında, ona sorulmuş ve sorulması olası olan tüm sorulara yanıt vermiş, kimi yanıtını eski defterlerden çıkartıp vermiş, kimisini de yayımlanmış söyleşilerini kitaba alarak yapmış bu işi.
Bence Orhan Pamuk bu kitabı ile ciddi bir mesaj veriyor : “LÜTFEN BENİ RAHAT BIRAKIN, SORMANIZ OLASI OLAN TÜM SORULARIN YANITI BU KİTAPTA VAR VE BU KİTABI EDİNMEK İÇİN HARCAYACAĞINIZ PARA, TAKSİ PARASINDAN AZ, O NEDENLE, ALIN OKUYUN VE BENİ RAHAT BIRAKIN, ÇÜNKÜ YAZMAM LAZIM...” diyor..
Türkiye’nin alışmadığı ve alışmak için üzerinde düşünmediği çağdaş bir sanatçının portresini, tüm duyarlılığı ve içtenliği ile anlattığı kitabını okuduktan sonra Orhan Pamuk’un, bir kere daha kısandım onu. İyi niyetli ve kötülük taşımayan bu kıskançlığımın en önemli yani, yaşamını hep yazarak geçirebilmiş olmasındandır, yani ilk yedi yıla derenebilmişliğidir. Ondan sonrası, elbette çok çalışmakla ilgili..
Orhan Pamuk ile gazeteci yanım bir söyleşi yapmak istemişti yıllar önce, bu nedenle telefon etmiştim, o da bana söyleşi yapmadığını ama bir gün Kostantıniyye Haberleri Gazetesi’ni yeniden yayımlarsam oraya yazı vermek isteyeceğini söylemişti. Gazete bir daha çıkmadı, ama Nobel ödülünü aldıktan sonra ulaşmay denedim yazara, ama dereden çok sular akmış anlaşılan ki İletişim Yayınları bir yanıt verdiremedi yazara, yad a yazar vermek istemedi, önemsemedi. Olabilir. Hepsini de anlayışla karşılayabilirim.
Orhan Pamuk’la ne konumak isterdim? Onunla hemen hemen aynı yılların İstanbul’unda Nişantşı – Şişli hattını paylaştık, unuttuğu ya da önemsemediği, unuttuğum ya da önemsemediğim ayrıntıları bulup bu mahallenin tarihi üzerine birkaç notu birlikte mi düşerdik diye vardır hep aklımda.
Keyifle okunacak bir kitap Manzaradan Parçalar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder